Blogger tarafından desteklenmektedir.
Twilight Breaking Dawn
8/05/20

Gölge Öpücük- Richelle Mead (Vampir Akademisi Serisi 3. Kitap)



Serinin 3. kitabı ile çok geçmeden sizler ile birlikteyim. Umarım diğer iki kitabı okumuşsunuzdur. Gerçekten hemen akıp giden anlatıma sahip zaman kaybı değil o yüzden okumadıysanız bile şimdi gidip okuyun derim ben. 

Gelelim 3. kitabımıza önce okumayanlar için spoiler vermeden biraz konusundan bahsedeceğim sonra her zaman ki spoiler kısmına geçeceğim. 

Rose yaşadığı son olaylar nedeni ile büyük bir sıkıntı altındadır. Mezuniyeti yaklaştığı için sürekli sınavları var ama asla aklını sınavlara odaklayamıyor. Bunun iki nedeni var ilki en yakın arkadaşı Lissa ve onun cinsel hayatı. İkincisi Dimitri ve onunla yaşayamadığı aşk hayatı. İkisi arasında zaten yeterince zorlanan Rose birde Strigoi saldırıları ile uğraşmak zorunda kalıyor ve bütün hayatı değişiyor.

Uyarmadı demeyin artık spoilere giriyorummm.

Önceki kitabımızda da şahit olduğumuz gibi Rose, Lissa'nın cinsel hayatına sanki kendi yaşıyormuş gibi tanık oluyor. Bu kitap da bir değişiklik yok. Rose günlük yaşantısında Lissa'nın aklından uzak dursa da, uyurken çekilmeyi bırakamıyor. Üstelik birde onu sınavlarda bütün bu olayların nedeni olan Christian'a gardiyan olmakla görevlendiriyorlar. 

Sen hem gel sürekli onunla rüyalarında birlikte ol hem de gündüzleri gardiyanlığını yap. Vallahi kolay iş değil. Zaten çok fazla anlaşamadıkları da bir gerçek ikilinin. Bunlara ek olarak birde sürekli hayaletleri görmeye başlıyor. Sıradan hayaletler de değil Mason'ı görüyor. Tabii tam sınavının ortasında çıkınca alıyor başına belayı. Bunun gibi olaylar da üst üste binince tabii hocalarına (Dimitri'ye) anlatmak zorunda kalıyor ama kimse inanmıyor kızcağıza. Ne olur yani inansanız. Şurada ölüp dirilen bir kız bu. Hiç mi yan etkileri olmayacak?! Şimdiden zaten bağa sahipler, başka şeyler de olabileceğini neden düşünmüyorsunuz? Neden hiç araştırmıyorsunuz bu olayı tam olarak asla anlamıyorum gerçekten. 

Deli muamelesi görmenin yanında aşk hayatı da tabii ki asla kolay değil. Nasıl olsun bir yanda Dimitri bir yanda mükemmel Adrian. Tamam tamam taraf tutuyorum birazcık. Ama insan nasıl Adrian dururken Dimitri'ye bakar hala aklım almıyor. 

Neyse gelelim Dimitri ile olan aşk hayatına... Aslında kitabın başlarında aşk hayatları o kadar büyük bir ilerleme kaydetmiyor. Her zaman ki düşünceli Dimitri gibiyken birden neler olduğunu bile anlamadan olanlar oluyor. Ben asla Dimitri gibi bir adamın Rose tamamen mezun olmadan onunla yatacağını düşünmezdim beni şok etti bu. Ama sevindim de ta ki sevincimi tam yaşayamadan kursağımda bırakan o kısıma gelene kadar. 

Gerçekten yani 5 dakika mutlu olsalardı bari Richelle!!! Yeni adam gibi açıldılar birbirlerine. Nasıl bir son bu nasıl yaparsın bunu ya. Resmen okurken göz yaşlarım durmak bilmedi. Beni ağlatan nedeni sizlere de söyleyeyim. Dimitri, hani mükemmel dövüş yetenekleri olan, gardiyan Dimitri bir Strigoi oldu! Hemde Rose ile birbirlerine daha yeni açılmışken. Birlikte geçirecekleri doğru dürüst zamanları bile olmadı. 

Herkesin buna tepkisi ise beni daha da şok etti. Özellikle kendine ben en yakın arkadaşım diyen Lissa'nın tepkisi. Gerçekten bazen bu kızdan çok nefret ediyorum. Kendinden başka birini asla düşünmüyor. En yakın arkadaşın bir erkeğe aşık ama sen farkında bile değilsin. Üstüne birde sevdiği erkeği elleri ile öldürmeye gittiği için terk edilen senmişsin gibi çocuklaşıyorsun. Tam bir utanç kaynağı gerçekten. 

Ayrıca Rose'un Dimitri'nin peşine düşmek için Adrian'dan para istemesi de ayrı bir pislik ama psikolojisinin yerinde olmamasına bağlayıp geçiyorum.

Eveeet. Bu kitap işte böyle mutlaka okuyun derim. E-kitap olarak da kitabı ekleyeceğim. Oradan da indirebilirsiniz. Bir başka kitap yorumunda görüşene kadar byeee.